
Cafe des Voyageurs, yıllardır gidip geldiğim Cenevre’de geç de olsa keşfettiğim bir yer. Şehir minik olmasına rağmen 1400 tane restaurant var ama Cafe des Voyageurs genelde lokal halkın gittiği bir mekan. Lipp, Café de Paris gibi bilindik yerlerden sıkılanlar ve yerel mutfağı tatmak isteyenlere kesinlikle tavsiye ediyorum.

Efendim bildiğiniz gibi İsviçre’de hayat pahalı, gelir düzeyi yüksek. Dolayısıyla halk kendi keyfine pek bir düşkün. Durum böyle olunca, aman 3 kuruş daha fazla kazanayım, fazla mesai yapayım gibi bir dertleri yok. Zaten pazar günleri açık olan marketler vs ekstra vergi öder o yüzden de bir yudum su bulmak iştir pazarları.
Café des Voyageurs de işte bu keyfim keyif yerlerden bir tanesi. Cumartesi ve Pazar kapalı olan mekan, şehrin Fransa sınırına doğru Les Eaux Vives’de. Sahibi tipik bir İsviçreli. Topu topu 4 garsonun çalıştığı mekan için en az 72 saat önceden rezervasyon yapmak lazım. Dışardan bakıldığında sıradan bir café restaurant havası veren Voyageurs esasında bir lezzet tapınağı.
Hayli geniş bir mönüye sahip restaurantta, mekanın artık demirbaşları arasına girmiş Joelle adında garson hanım, mönü haricinde mevsim yemeklerini de fiyatlarıyla birlikte bir avazda sıralayıveriyor. (Dikkat bu yemekler her gün değişiyor)
Uzun yıllardır Cenevre’de yaşayan sevgili dostumla gittiğimiz soğuk bir şubat akşamı, mönünün en önemli lezzetlerini sırasıyla tattım. (Hava gündüzleri -5 derecelerde seyrettiğinden iştah bir açık bir açık sormayın)
Akşam yemeğimize önce güzel bir şarap seçerek başladık. İsviçre şaraplarından 2014 rekoltesi Domaine de Curiades Marquis de Coudrée 1er Cru Coteau de Luly AOC seçtik. Cabarnet Sauvignon, Cabarnet Franc ve Merlot kupajı olan bu şarap, dolgun gövdesiyle dana, geyik ve kuzu etleriyle mükemmel uyumlu.

Giriş yemeği olaraksa tam da mevsimi olan Foie Gras (kaz ciğeri) ve Cassolette d’escargots de Bourgogne à la Provençale (Provence usülü Burgonya salyangozu) aldık. Foie Gras ile her ne kadar aram çok iyi olmasa da yediğim en başarılı kaz ciğerlerinden bir tanesi diyebilirim.

Gelelim salyangoza. Fransız mutfağının bu demirbaşı iyi güzeldir de yemesi bir derttir. Önce özel kıskaçıyla, deliği tam ayarlayarak tabaktan yakala, sonra kabuğu kaydırmadan, zıplatmadan minik çatalıyla etini çıkar (tabii arada sırada jet hızıyla tavana fırlayanlar, yan masaya plonjon yapanlardan duyulan utançtan bahsetmiyorum bile!). Bu arada kızarmış ekmeği tereyağlı sarımsaklı sosla süsle üzerine etini koy vs vs. Sanırım salyangozla akrobasi konusunda ciddi sahnelere ev sahipliği yapmış Cafe Des Voyageurs’ün sahibi, çareyi, başlarım salyangozunuza diyerek, ayıklayıp demir bir güveçte pişirerek servis etmekte bulmuş. Diyet, sağlıklı yaşam vs tabii anında hikaye oldu bu bol yağlı, minik minik sarımsaklı salyangozla. Genelde ekmek yemeyen ben, o bembeyaz yumuşacık ekmeklerden tam 2 dilimi tam Türk usulü sosa bandıra bandıra yedim.

Yurtdışı restaurantları konusunda yazılar yazan ve çekim yapan blogger arkadaşlar bilir. Özellikle İsviçre’de ve Fransa’da mekanlarda canınız istediği gibi foto çekemezsiniz. Diğer müşterilerin özel hayatını korumak adına fotoğraf çekmeden önce izin almak gerekir ancak eğer mekan doluysa, cevap kesinlikle olumsuzdur. Bu nedenle ben önce iş deyip, mekanlara erkenden gidip tüm çekimlerimi yapıp ondan sonra yemeğimin keyfini sürmeyi tercih ediyorum. (bir takipçim mesaj atmış sen neden hep boş yerlere gidiyorsun diye:)) Boş yerlere gitmiyorum sadece erken gidiyorum ki mekanı fotoğraflayabileyim.)
Arkadaşımın tavsiyesi üzerine, mekanın, ciddi bir üne sahip Oreille d’Elephant yani fil kulağı yani Viyana usulü et şniztelini denemek istedim. Yeri geldi şuraya bir parantez açayım Türkiye’de bir moda var ki beni sinir ediyor, şu tahta üzerinde başta şnitzel olmak üzere , bilumum et, tavuk vs servis etmek. Dünyanın bir çok ülkesinde tahta üzerinde servis yapmak yasak zira, tahtayı tam olarak temizlemek mümkün olmadığından, tam bir bakteri yuvası. Tahtanın üzerine atılan her bıçak darbesi, her çatal deliği mikropların üremesi için şahane bir yuva. Ama sen gel de bunu bizimkilere anlat. Odun kafalılar diyeceğim ayıp olacak ama gerçekten restaurant sahiplerinin bu kadar bilinçsiz ve cahil olması da akıl alır değil. Siz siz olun, önünüze tahtanın üstünde gelen yemeği hemen gönderip porselen tabakta isteyin.
Kısa bir bilgi molasının ardından yazıma devam edeyim. Arkadaşımla tatlı tatlı sohbet ederken, sol tarafımdan bildiğiniz fırın tepsisi ve üstüne 50 cm’ye yakın bir et beliriverdi. Zaten çatalın ucuyla mıy mıy azıcık yiyen ben, etin boyutlarını görünce şaka yapıyorsunuz galiba Joelle demişim. Kadın hiç istifini bozmadı ama bana bir bakışı var ki sanki ‘görürüm senin rejimini bir tat da 1 çatal kalır mı tabağında’ dedi. Esasında topu topu 150 gr olan et o kadar ince dövülmüş ki fırın tepsisini kaplar şekilde kocaman olmuş.

Yaklaşık 20 dk sonra çıtır çıtır patates eşliğinde masaya servis edilen şnitzel, benim şimdiye kadar yediğim en şahane şniztzeller sıralamasında ilk 3’e girdi. Bir et bu kadar mı yumuşak, bu kadar mı yağ çekmemiş, bu kadar mı lezzetli olur? Sanki dana eti değil de kuzu yiyorum. Cenevre’ye gelenler burada Oreille d’Elephant / Escalope de Veau Viennoise mutlak yemeli.

Tahmin edebileceğiniz gibi tabağımda 1 tane bile patates kalmamacasına yediğim et üzerine artık battı balık yan gider diyerek, sıra tatlıya geldi dedim. Çikolatalı fondant, amarettolu incir, crème brulée ve krem karamel arasından 2 tane seçtik ama bu sefer Joelle kaşlarını kaldırıp bence siz sadece 1 tatlı alın o da mekanın en ünlü lezzeti krem karamel olsun dedi. 750 gr’lık yoğurt çanağı büyüklüğünde 1 kişinin bitirmesi mümkün olmayan krem karamelden 1 kaşık aldığımda kendime sorduğum soru şu oldu *Allahım bu krem karamelse ben şimdiye kadar ne yemişim, yok yediklerim krem karamelse o zaman bu ne????* Kesin bir şekilde söylüyorum ki hayatımda daha güzel bir krem karamel yemedim. Ne Fransa’da ne de başka bir yerde.

Muhteşem yemeğimizi pek tabii ki kahve ve tipik bir İsviçre geleneği olan devasa vazoda gelen minik çikolatalar ve şekerlemeler eşliğinde sonlandırdık.

Fiyat olarak tipik İsviçre standartlarında yer alan bu restaurantta kişi başı ortalama 100 İsviçre Frangı hesap geliyor ancak tabii ki bu içtiğiniz şaraba göre değişiklik gösterecektir ancak verdiğiniz paranın karşılığını alabileceğinizi garanti ediyorum.
Afiyette kalın….
Cafe des Voyageurs İletişim
Avenue de la Gare-des-Eaux Vives 6 1207 Geneve
Tel: 022 735 58 98
