Alancha Restaurant, geçtiğimiz akşam keşfettiğim bir mekan. Fine dining konseptindeki mekan, anadolu tatlarını modern dokununuşlarla harmanlamış. Briç kulubümle 22 kişi gittiğimiz Alancha Restaurant Maçka Residences’ın alt katında. Mekan, açıkçası beni biraz muallakta bıraktı. Sevdim mi? Evet! Beğenmediklerim var mı? Ona da evet!

Mekan çok şık. Yeni trend mimari ile döşenmiş, yüksek tavanlı, ahşap, gri ve yeşilin bir arada kullanıldığı restaurantın asma katında yer alan balkon 15 kişilik bir dost meclisi için ideal. Asansörle çıkılan bu katta ayrıca çok geniş bir salon yer alıyor ki, nefis manzarasıyla özel davetler için çok uygun…

Sandalyeler, örümcek ayaklarıyla özellikle benim gibi sivri topuk giyenler için tuzak niteliğinde olsa da en azından uzun süren keyifli sohbetler eşliğindeki yemekler için son derece konforlu. Masa düzeninde, çatal ve bıçaklar İsveç tarzı tahta kutularda yer alıyor. Yani görüntü itibariyle son derece güzel.
Alancha Restaurant Yemekleri
Gelelim yemeklere…
Amuse bouche yani tadımlık olarak masada böğürtlen sapı turşusu, sızma zeytinyağı ve kızarmış ekmek bizi karşıladı. Esasında mideyi korumak, fazla alkol alımında alkolün etkisini indirgemek amaçlı bu yağ seremonisi normalde tereyağı ile yapılmakla birlikte, son dönemlerde zeytinyağı ile arz-ı endam ediyor. Böğürtlen sapı turşusu tat olarak ismi kadar fiyakalı değil. Buraya kadar sorun yok. Ama! Ah o ekmek ! Yıktı geçti beni. Özel bir mayadan yapılmış olan ve üzerinde çizgi çizgi kızartma telinin motiflerinin yer aldığı, bir tarafı yanmış bir tarafı bronz kalmış ekmeği bu kadar şık bir mekana hiç yakıştıramadım. Bu ekmeği bırakın 5* bir restaurantta, evde bile yemem kaldı ki, kızarmış ekmek ne alaka? Rakı balık mı yapıyoruz? Van köy kahvaltısında otantik Anadolu sofrası mı deniyoruz? Yakışmaz mıydı oraya şöyle sıcacık puf puf balon ekmekler veya ince dilimlenmiş baget?

Ardından ilk antre geldi. Kırmızı soğan turşusu ve göbek marul yatağında zahterli kırmızı kinoa salatası. Bu kinoa ile aram iyi değil, ne yalan söyleyeyim. Bulgur ve de döğme tattıktan sonra kinoa bana pek bir tatsız geliyor ama özellikle yedikule marul denilen yeşillikli salata lezizdi.

İkinci olarak çifte kavrulmuş tahinli Antakya nohutundan, üzerinde gerçek antrikot pastırmalı humus, sıcacık minik katmerlerle servis yapıldı. Hem sunum hem de lezzet olarak son derece başarılı buldum. 10 puan !

Üçüncü antre olarak, içinde papatyalı midye dolması, lakerda, botarga (patates cipsi üzerinde kefal yumurtası) ve sazan yumurtası taramasının yer aldığı soğuk deniz ürünleri tabağı geldi. Kullanılan malzemenin taze olması bu tarz tabakların gereği ki mekan bunu hakkıyla yerine getirmiş.

Antrelerin deniz ürünleri ağırlıklı olması nedeni ile, ilk şarabımız, kıvamında soğutulmuş nefis bir 2015 rekoltesi Turasan Cappadocia Emir oldu.

Bu zengin tabağın hemen ardından, ekşi mayalı ekmek üzerinde, Konya küflü peyniri ve trüflü bal ile füme somon geldi. Somonun bal ile buluşması tat olarak beni pek cezbetmedi ama parantez açayım, ben 32 yıldır bal yemiyorum o yüzden bu yorumumda ne kadar objektifim bilemedim.

Ana yemeklerimizin ilki, İskenderun karidesli karides soslu mantı oldu. Tat olarak sarımsağını biraz fazla buldum. Karidesin tadına tam varamadım. Sanki bir tık daha az sarımsak olsa daha leziz olurmuş gibi geldi.

İkinci ana yemeğimiz, yer elması cipsi, brokoli ve bebek havuçtan oluşan kış sebzeleri ve parmesan peynirle bağlanmış siyez (Kastamonu) bulguruyla sunulan, 16 saat kısık ateşte pişmiş dana yanaktan tandır oldu. Özellikle bulgur nefisti! Tandır, danadan beklenmeyecek derecede yumuşak ve lezizdi. Çok beğendim.

Ana yemeklerde kırmızı ete geçtiğimiz için, şarabımız bu sefer 2014 rekoltesi Turasan Cappadocia Cabarnet Sauvignon oldu. Olması gerektiği şekilde oda sıcaklığında servis edilmesi yüzümü güldürdü. (Sinir oluyorum buz gibi kırmızı şaraba)

Yedinci tabak olarak bence gecenin şampiyonu dry aged bonfile geldi. Kuzu yumuşaklığında tam kıvamında pişirilmiş etler gerçekten benim gibi etsever ama çoğunlukla benim değil şefin arzusuna göre kösele kıvamına gelmiş etleri öğütmeye çalışanlar için şahane bir seçim. Kesinlikle tavsiye ederim…
Mekanın son derece kibar ortağı Tuna Bey ve zarif eşi Demet Hn, tabakları tam gaz süpürdüğümüzü gördüklerinden olsa gerek, masaya bir de kıymalı, bol parmesan peynirli tagliatella getirttiler. Bir çatal aldığım makarna lezizdi ancak ne yalan söyleyeyim, o kadar güzel yemekler yedim ki, bu restaurantta makarna yemek aklıma bile gelmez (kaldı ki menüde göremedim, sanırım grubumuza özeldi)

Alancha Restaurant mönüsünde üç çeşit tatlı dikkatimi çekti. Karamel Krem brüle, baklava ve sütlaç. Biraz daha arttırılması güzel olur bence. İlk olarak çıtır çıtır katmer inceliğinde, kuşboku fıstık kremalı ve antep fistıklı baklava geldi.

Bildiğimiz baklava değil. Daha çok Şam’da yediğim şekeri az tatlıları anımsattı. Şeker sevenleri kandırmaz, çünkü az şekerli ama ben çok beğendim. İkinci olarak, çikolata parçacıklı, vişne ve güllü dondurma ile birlikte, elma pestiline sarılmış keçi sütünden sütlaç geldi. Bu tatlıyı maalesef hiç beğenmedim. Gül, vişne, elma, çikolata ve keçi sütü yani beş kuvvetli tat bir arada olmamış. Biraz sadelik her daim iyidir.

Yazının başında bahsettiğim şık dekorasyon, konforlu iskemleler, yüksek tavan gibi olumlu düşüncelerim, maalesef tuvalete gidince yerle bir oldu. Bir mekan düşünün. Belli ki tonlarca para dökülmüş, özen gösterilmiş. Her ayrıntı ince ince planlanmış sonra bir kapı açıyorsunuz, karşınızda kadınlar için iki, erkekler için bir bölmenin yer aldığı ayna kaplı metal kapılar, duvarlar kerpiçten hallice, kadınlar kısmında bırakın çanta asmayı bir ruj sürecek aynanın olmadığı yetmedi tavanda kocaman bir deliğin olduğu (tam da klozeti hedef almış delik) tıkış tıkış antrepodan hallice bir tuvalet. Gözlerime inanamadım. Sanki Beyoğlu’nda üçüncü sınıf underground bir klüpteyim. Bu fikirlerimi mekanın ortağı ve maître d’hoteliyle de paylaştım. Umarım en kısa zamanda, kendilerine yakışan bir tuvalet yaparlar.

Alancha Hakkında Genel Görüşüm
Toparlayacak olursam, yemekleri, ekmek ve sütlaç hariç beğendim. Anadolu tatlarını modern bir şekilde harmanlamaları Türk mutfağı açısından olumlu bir davranış. Fiyatlar 5* fine dining Türk restaurantları seviyesinde. Antreler 25-50 TL, ana yemekler 55-145 TL fiyat aralığında.
Servis mükemmel. Çalışanlar hem güler yüzlü hem de seri. Mekan gece belirli bir saatten sonra, kulüp oluyor ve Türkiye’nin önemli DJ’leri müzik yapıyor. Ayrıca haftanın belirli günlerinde canlı müzik de var. Aralık ayı süresince, bu tarz yerlerin favori sanatçısı Barbaros sahne alacak. Restaurantın, rezidansta yer alması nedeni ile, pencereler kalın bir perde çekilmek suretiyle, gürültü problemi ortadan kaldırılmış.
Rezervasyonlu gitmekte fayda var. Otopark yok, vale var ama 100 m. mesafede İTÜ’nün otoparkı mevcut. Pazar hariç, her gün sadece akşam yemekleri için saat 19:00-02:00 saatlerinde hizmet veriyor.
Alancha Restaurant
Maçka Kempinski Residence
Hüsrev Gerede Caddesi
Şehit Mehmet Sokak No:9
Maçka – İstanbul
Tel: 0212 261 35 35